13 Temmuz 2021

Kağıt başına geçmekten asla korkmaması gerekirken insanın, ben geçmemek için direniyorum haftalardır. Kendime karşı ölüyü oynuyorum, bir şeyler hissetmemeye çalışırsam hissetmem belki diye düşünerek. Kelimelerimin yavan olmasından korkuyorum bu denli bastırdığım için kendimi. İçim adeta taşlaşmış gibi, lav gibi kaynayan kalbim savunmasız kalıp günyüzüne çıktığında soğuyup taşlaşmış. Bu sefer oyunum diğer insanlara karşı değil, varoluşumun kendisine karşı. Bu sefer diğer insanlara karşı değil, kendime karşı bir yabancıyım. Aynada gördüğüm kişiyi tanımıyorum diye klişe bir cümle ile tanınamaz bu tezatlık; ben aynada gördüğüm kişiyi saç tellerine kadar tanıyorum, lakin aynada gördüğüm gözleri tanımıyorum. Bu sefer ilk kez kelimelerim tıkanıyor, tuşlara bu sefer ürkekçe basan parmaklar bana ait değilmiş gibi hissediyorum. Kendimi tanıyamıyorum, kendim için artık sadece sokakta yanımdan geçip giden birisileşiyorum. Nasıl bir şeyler hissedilir hatırlamıyorum, en ufak bir hissi yaşamak için bile üzülmeyi kabul ediyorum. Dünyaları veririm demiyorum bir şeyler hissetmek için; dünyalara bedel kalbimi veririm diyorum, için için yanmış kalbimi veririm; bir zamanlar hüzünden titreyen kalbimi, aşık olmuş, küle dönmüş kalbimi veririm diyorum. Erken emekliye ayrılmış kalbim hala bir şeyler hissedebilir mi bilmiyorum ama bir zamanlar yaşamış olan bu ruhu tekrar yaşatmak istiyorum sadece. Kirada kalan ruhum vücudumu terk etmiş sanki; geriye sadece boyası sökülmüş çivi çakılmış kirli beyaz duvarlar kalmış, sessiz bir harabeye dönüşmüş bedenimin içi. Artık durup hayatı da dinleyemiyorum, kalbimi de. Saniyeler akıp geçiyor, durup yakalayamıyorum. Geçmişteki anılarda yaşarken buluyorum kendimi hep; kafamdaki o tozlanmış anıları tek tek oynatıyorum, yitip giderler diye korkuyorum. Geçmişteki duygularda yaşıyorum hala ben, geçmişin dudaklarıyla gülüp geçmişin gözleriyle bakıyorum. 
Kelimelerim yetmiyor bu hislerin tarifine, biraz demlenmeye bırakmak gerekiyor duyguları.

Yorumlar

  1. Yakınlık Karşısında Yalnızlık evresine tekabül ediyor bu tespitlerin, burada benim inancım, gerçek kişinin aynadaki kişi oluşu. sosyal çevre, aile, idealler, duyarlılıklar, hedefine varmayan ya da aşan oklar, aydınlanma ile gelen filtreleme sistemi ve bu filtreyi geçemeyenlerden uzaklaşmalar, aşk vesaire vesaire seni yavaşş yavaş şimdiki haline getirmiş. kalbin nasibini almış bu çalkantılardan fakat ruhun, enerjin derinlerde bi yerde bekliyor. hani derler ya gözler ruhun penceresidir, senin yabancı gibi gördüğün o gözler aslında seni kurtaracak olan, ruhuna tekrar erişim sağlayacak olan o gözler..

    umutsuzluktan ötürü kalbin son nefesini vermeden, ona can suyu olacak ruhuna eriş.. ruhu güzel insan.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

yorum yapsana?

popülerler