14 Temmuz 2021

bazen en ufak bir şey bile boyutunun çok aksine etkiler yaratıyor bende. en önemsiz gözüken detaylarda yalnızlığımı hatırlıyorum. bazen masumca yapılan bir boyamada geliyor aklıma bu, bazen ise görülen bir kelimede. artık sadece ruhumla başbaşa kaldığımı kabullenmekte zorlanıyorum. körü körüne inandığım şeylerden bu kadar hızlı kopartmak zincirimi benim ruhuma da zarar veriyor, zincirler hala bana bağlı çünkü. hızlı çektiğim kadar da hırpalanıyorum. ufak şeylerin rahatlatıcı huzurunu özlüyorum. kendini alışkanlıkların ve sabit duranların kollarına bırakmanın rahatlığını özlüyorum. karşılıksız sevilmeyi özlüyorum. iki kişilik yalnızlıkları özlüyorum. bir çift gözün masum bakışlarının içinde kaybolmayı özlüyorum. biriktirilen tozlu fotoğrafları; yüzlerce kez postanede takılan en ucuz puldan takılmış mektupları özlüyorum, üzerine gözyaşı damlayınca mürekkebi dağılmış mektupları, çizgilerin dışına taşırılan boyamaları özlüyorum, hiç düşünmemeyi özlüyorum, var olmanın dayanılmaz hafifliğini özlüyorum. şimdilerde ise yok olmayı istemenin dayanılamaz acısını yaşıyorum; duvarlar üstüme üstüme geliyor, fakat duvarlardan başka kimsemin de olmadığını biliyorum. cesare pavese gibi, bazı geceler kendimi yalnız bırakmamak için aynanın karşısında oturuyorum. aynadaki bakışların bile umrunda olmuyorum bazen, kendi kendime bakıyor olsam bile. kafa karışıklığım adeta bir bulantı yaratıyor bende, neye ait olduğumu bilmiyorum. sanki kiracı beni evden çıkartmış gibiyim, daha eşyalarımı bile toplayamadan sokağın orta yerine fırlatıverilmişim; en dibi görmüşüm ben, kaldırım taşlarının arasındaki izmaritlerin üzerindeki soluk kırmızı ruja kadar ezberlemişim fırlatıldığımda. şimdi ise eşyalarımsız devam etmesini öğretiyorum hayata; bazen başkasının rafında kalan sayfa uçları kıvrılmış bir oblomov oluyor bu -tek derdim kaldığım yeri unutmuş olmam-, bazen ise canlı canlı kan pompalayan bir kalp. bazen içimdeki çocuk oluyor o evde unutulan, çok acı çekiyordur diye düşünüyorum. masal dinlemeden geçirdiği gecelerin haddi hesabı yok artık o çocuğun, yorganın içine kıvrılıp korkuyla tavanı seyrediyor her gece. ne boyama yapacak kalemleri kaldı o çocuğun, ne de boyamalarını neşeyle gösterecek birisi. çocuk kalmadı. 

artık devam etme zamanı, geride kalanlar geride kalmalı. acıya acıya geçmeli, yana yana soğumalı. küllerden doğma vakti artık. yeni dünyalara misafir olma vakti, sevme vakti, sevilme vakti yeniden. bir baharda çiçek açmadı diye sonraki bahara solmaz bir ağaç. hayat baş döndürücü bir hızla devam ediyor, insanlar hala telaşla bir yere gitmeye çalışıyor, güneş ve ay hala birbirini kovalıyor, müzikler hala çalmaya devam ediyor, birileri hala konuşuyor, birileri hala susuyor, birileri hala seviliyor, birileri hala umutsuzca sevilmeyi bekliyor. hayat her şeye rağmen devam ediyor.

Yorumlar

  1. anlatımın güzelliğine değinmeme gerek yok zaten, lakin son paragrafı doğru okuduysa gözlerim, sende güzel değişimler başlamış bile. hayatın tüm olumsuzluklarına rağmen en azından kendi çemberin içinde kararlılıkla mutlu olma vakti. hayat beklemez

    YanıtlaSil
  2. küllenmesini beklemek ve yine o küllerden doğmak, devam etmek.. herşeye rağmen devam edebilmek, değişmekten öte gelişmek. bunların hepsi çok güzel. umut(luluk) verici, harikulade hisler. olmuşsun sen ufaklık.. büyümüşsün. içindeki çocuğu öldürmeden büyümeye devam.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

yorum yapsana?

popülerler