nice devrimlere!

yıkıl. toparlan. yıkıl. toparlan. yıkıl. hayatın kaçınılmaz döngüsü. serbestçe yazıyorum. düşüncelerimi bir filtreden geçirmiyorum. eskisi gibi. yazmaya başlayınca gerisi geliyor. zihnimdekileri parmak uçlarımdan kağıda aktarıyorum. çırpınış. çırpınış. boğuluyor gibi. boğuluyorum gibi. hiçbir düzeltmeye gerek yok. bir sıralamaya da gerek yok. bu bir bilinç akışı. herhangi bir edebi kaygıdan yoksun. sadece bir haykırış. ağrılarımı kelimelere bağlama kaygısı. bir imparatorluğun çöküşünü tasavvur ediyorum, bedenim ve zihnim üzerinden. gürültülü. bir savaş kaygısı gibi. toz, duman her yer. kaçışan insanlar, kaçışan düşünceler. enkaz. ağlama sesleri. yazmıştım, şu an milyarlarca insan aynı anda konuşuyor. ne büyük gürültü! uğultularla dolu her yer. zihnimde sahneler canlandırıyorum. bir projeksiyon aslında zihnim. türlü türlü sahneler oynatıyorum. insanlar. ne yazdığımı bilmiyorum. bazen de biliyorum. evet, insanlar diyordum. insanlara adapte olma zorunluluğu. hayvanlığı geride bırakmak zorundayız. sevmek zorunda mıyız? aşık olmanın şart olduğu bir dünya düşünsenize…yok böyle bir şey. sürekli sevgiyi aramak zorundaymışçasına hissetmeye zorlanıyoruz. böyle bir şey asla olmadı. yalnızlığın imparatorluğu işte bu. yalnızlıktan yaratılan anneler, babalar, sevgililer, arkadaşlar. her zaman tekiz aslında. sadece misafirperver bir eviz. bazen kapıları açık, bazen kapalı. insanlar gelip gidiyor, yerleri değişiyor, oyuncu değişiklikleri oluyor. ama en son onlardan geriye bir başımıza biz kalıyoruz zihnimizde. ben bu oyunları oynamaktan sıkıldım. her sabah uyanmaktan, adapte olmak zorunda hissetmekten sıkıldım. beni kabul etmediğini hissettiğim bir topluma karşı üstelik. ait hissetmiyorum. ne buraya, ne birisine, ne de başka bir yere. yoruldum. deliliğimi kağıtlar üzerinde o kadar net bir şekilde görüyorum ki! bir resme uzaktan bakarak bütün detayları algılamak gibi. büyük bir karmaşa. kesik cümleler, kısa kelimeler. her şey istediğim gibi ama hiçbir şey istediğim gibi değil. asla iyi şeylere odaklanamıyorum çünkü. kendi gerçekliğim ve dışarıdaki gerçeklik farklı. iki büyük düşman gibiler. birbirlerini asla kabullenmiyorlar. midemi bulandırıyor bu düzen. ne için uyandığımı, uyanışımın neye hizmet ettiğini bilmiyorum. insanlar arasında kaynayıp gidiyorum. bu bir yok oluş. bir maskeli balo. midem bulanıyor. herkesin, karşıma çıkan herkesin üstüne kusmak istiyorum. başka bir gerçeklik düşünmeye çalışıyorum. yarın sabah uyansam, bambaşka bir gerçekliğim olsa nasıl olurdu? işte bu yüzden gregor samsa’yı çok seviyorum. bazen böcek olarak uyanmak beni bir süreliğine rahatlatırmış gibi geliyor. yazım tarzım kime benziyor acaba, bilmiyorum. kime benzediğimi bilmiyorum. benzersiz olmanın mümkünatını düşünüyorum. çokça kendimi düşünüyorum. çokça sizi düşünüyorum. çokça yemekhane sırasında gördüğüm suratları düşünüyorum. çokça yaşadıklarımı düşünüyorum. çokça ölmeyi düşünüyorum. ve de çokça yaşamayı. herkesi, her şeyi ve hepsini düşünüyorum. yalnız bırakılmak istiyorum. ama yalnız kalmak da istemiyorum. o yüzden benden bir tane daha olmasını istiyorum. kendimi çokça seviyorum. tahammül edebildiğim tek kişi benim, ama bu kadar yoğun tahammül edemediğim tek kişi de benim. zıtlıklarımı seviyorum. daldan dala atlayan dengesiz zihnimi de. deliliğimi de. klasik müzik dinliyorum. bol bol tütün içiyorum. bolca yeşillikle besleniyorum. sık sık etek giyiyorum. haftada üç kere kırmızı ruj sürüyorum. her gün palto giyiyorum. atkımı başıma bağlıyorum. bazen ağlıyorum. her sabah makyaj yapıyorum. geceleri makyajla uyuyorum. her sabah kendimi öldürmemeye karar veriyorum. her gün hepinizle oyunlar oynuyorum. hepinize bir rol ve karakter biçiyorum. bazılarınızı dekor olarak kullanıyorum. bazı geceler ağlayarak uyuyorum. sabah kahvaltı yapmaktan nefret ediyorum. haftada bir terapiye gidiyorum. bazen de çıldırıyorum. yüzünüze tükürmek istiyorum bazılarınızın. yarın ben doğmuş oluyorum. olduğum yere aydınlık, olmadığım yere karanlık getirerek. güneşin doğuşuyla. on dokuz yıl önce. on dokuz. on dokuz yıl önce ölmeye başlamışım yani. alnımdan öpmek istiyorum. doğduğum için, öldüğüm için, düşündüğüm için, nefes aldığım için, nefes verdiğim için, yazdığım için, yazmadığım için, aşık olduğum için, aşık olmadığım için, her sabah uyandığım için, her gece uyuduğum için, hep çizgilerin dışına taşırarak boyadığım için. alnımdan öpmek istiyorum; duvarları yıktığım için, hep bendimi aştığım için, özgürlüğüm için, kalıplara ve etiketlere sığmadığım için, yazarak başlattığım kişisel devrimim için, tüm başkaldırılarım için…kendimle sevişmek istiyorum, devrimlerin en büyüğünü başlattığım için! 


nice devrimlerin, nice eylemlerin, nice kendini bilmezliklerin, nice sınır aşmaların, nice başkaldırıların olsun güzel kızım! sen yaşamaya devam ettikçe sürecek uçsuz bucaksız haykırışın. sen yaşamaya devam ettikçe…

Yorumlar

  1. Yıkım görünümlü devrimlerinin yaratımıyla güzelliğine hayranlıkla baktığın düzenleri doğuracak düzenler filizlensin ömrünün gelecek günlerinde. Yeni yaşın kutlu olsun.

    YanıtlaSil
  2. tıpkı küçük bir çocuk gibi, daima güçlü bir yalnızlık. elimde büyütmek isteyeceğim ama asla bozmak istemeyeceğim duru bir kuvvet. alnınızdan öpmek istiyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

yorum yapsana?

popülerler